22 Kasım 2012 Perşembe

Bana Logonu Göster, Sana Kim Olduğunu Söyleyeyim

Girişimci arkadaşlar iş planı dosyanız hazır, maliyetlerinizi hesapladığınız dosyalarınız da hazır. Peki markalaşma sürecinde sizi tümüyle ifade eden amblem ve logonuz hazır mı? Logo ve amblem pazarlama stratejisinin en önemli nihai amacı olan markalaşmanın bir parçasıdır. Hafife alınmaması gereken bir parça. Tüketicinin zihninde bir etki oluşturur. Logo, markanın pazarda sağlam bir yer edinmesine ve hedef kitlesine ulaşmada önemli bir role sahiptir.


Markanın kimliği,her insanın sahip olduğu belli karakteristik özelliklerin markalara yüklenmesidir.


Örneğin,sizin logonuzdan neşeli,enerjik,sıkıcı veya karizmatik bir marka olduğunuz anlaşılabiliyor mu ?


Washington State Üniversitesinde marka, logo ve pazarlama araçlarında kullanılan yazı karakterleri ve fontları ile ilgili araştırma yapmışlar. Tüketicilere 210 adet yazı karakterini nasıl algıladıklarını sormuşlar. Amaç ,”font seçimi ile şirketlerin logo ve reklamlarındaki etkinliği,hatırlanabilmesi ve halk tarafından algılanması arasındaki ilişkiyi ortaya koymak amaçlanmış.Bakalım sonuçlar ne olmuş ?



Rahat okunanlar: En bilinen National Geographics dergisi. Times New Roman Condensed kullanıyor.


Hoş ve ÇekicilerBu kapsamda Enviro,AncientScript,Informal Roman gibi fontlar yer alıyor. Tüketiciler bu fontları,”çok fazla güven vermeyenler” olarak nitelendirmişler.

Güçlü ve Erkeksiler: NewyorkDeco,Fisherman,Bandstand fontları bu değerlendirme kapsamına giriyor.Bunlarda “güç” ve “dayanışma” duygusunun öne çıktığı vurgulanmış.Sadakat yaratmak isteyen şirketler tarafından tercih ediliyor.Erkeklere yönelik,güç imajı vermeyi hedefleyen markalar kullanıyor.

Dürüst ve Dost Fonlar: Chiller,Stonehenge,Paintbrush gibi fontlar bu kategoriye giriyor. Tüketicilere göre, bu fondlar edkin ve yaradıcı olarak görülüyor.

Heyecan Verici Formal Olmayanlar: AluminumShred, Integrity,Ransom ve Amozon fontları bu sınıfa giriyor.Bunlar daha çok resmi olmayan,gençleri hedefleyen işlerde kullanılıyor.Örneğin rock tutkunlarına yönelik markalarda.




19 Kasım 2012 Pazartesi

YENİ ŞEYLER SÖYLEMEK LAZIM

15-21 Ekim Avrupa KOBİ haftası olarak bilinir. KOBİlerin katkısından bahsetmeyeceğim, dünyadaki şirketlerin %98i KOBİ. Yaşamına KOBİ olarak başlayıp bugünlere gelmiş köklü firmalar var. Dünyadan örnekler verirsem P&G,Unilever, Sony. Ülkemden örnekler de var. Mesela Lütfi Banat en eskilerden yıllık cirosu 20 milyon dolar,200 çalışanı var. Benim favorim Eczacıbaşı,1940larda dergilere, gazetelere reklam veren bir rakibi vardı Hasan Kolonyaları, Eczacıbaşı ise mütevazı şekilde S.Ferit Diş Suyu ile varlığını sürdürüyordu. Günümüzde nerelere geldiğini görüyorsunuz zaten. Sabancı neden favorim değil o orta ölçekli başladı işe .

Yaklaşık bir yıldır KOBİ eğitim ve seminerlerine katılıyorum eğitimler ve içerikler aynı. Kurumsallaşma, kültür, bilginin önemi, vizyon, misyon, değerler, çalışan, bilgi. Araya kaynayan eğitim, değişen Türk Ticaret Kanunu oldu iyi oldu sürekli tekrar eden seminerlere bir reklam arası havası kattı.

Hiçbir eğitim ve seminer küçümsenemez biliyorum ama yazımın başlığında dediğim gibi yeni bir şeyler söylemek lazım. Seminerlerde konuşmalar hep diğer ülkelerle kıyaslamayla başlar. İşte Japonya’nın teknolojik boyutu, Çin’in ürettim hacmi, İsrail’in nanoteknolojik alt yapısı bir sürü sayabilirim. Kıyaslandığımız ülkelere sayısal bakmasak, geçmişte neler yaptıklarına baksak? 

1911 yılında Taylor, kendisi Amerikalı bilimsel yönetimin temelleri attı. İş metotları, çalışanın kendi işini seçmesi, eğitimi, yöneticiler ve çalışan ilişkisi gibi konuları ele aldı. İşletmelerde yönetimi planlama, koordine etme gibi fonksiyonlara Fayol ayırdı. Fayol yönetim süreçlerini geliştirerek, bir bütün olarak örgütün yönetimi üzerinde odaklanmıştır. Fayol yönetimi, planlama, örgütlenme, emretme, koordinasyon ve kontrol alt süreçleri altında gruplamıştır. Sene yine 1900’ün başı.Misyon ve vizyon,toplam kalite 1926 Japonya  sağ olsun.

Bunları genel kültür olsun diye vermedim. Şu an 2012 yılındayız. Kıyaslandığımız ülkeler bunları yüz yıl önce oturtmuş ve konuşmuş. Biz hala çalışana değer verin, değişmeyen tek şey değişimdir, kültür oluşturun, değerleriniz olsun ve ne yazık ki bilginin öneminden bahsediyoruz. Dünya pazarlamada duyusal, nörolojik boyuta, yönetimde R kuşağına gelmiş biz en basit şekli X kuşağındayız, teknoloji dersen almış başını gitmiş biz Ford’un bant sistemindeyiz.

Şikayetlerim KOBİlere verilen eğitimde, eğitim verenlerde. KOBİler de suçlu okumalılar, öğrenmeliler. Bahsettiklerim ütopik değil.Dünya nerede biz neredeyiz.Kendimizi niceliksel değil niteliksel kıyaslayalım.Eee yeni şeyler söylemek lazım dime ?

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More

 
Design by Free WordPress Themes | Bloggerized by Lasantha - Premium Blogger Themes | Top WordPress Themes