11 Nisan 2013 Perşembe

KAPAK OLSUN


İnternette insanların anlatacak bir şeyleri bitmiyor.Buna bilgi açısından ne mutlu diyorum.Bunun güzel örneklerinden biri  kapakolsun.tv . Pazar akşamları Youtube üzerinden canlı olarak yayınlanmaktadır.

Bu ‘canlı yayın ekibi’nde kimler var ? 

Kapak Olsun TV, özel bir radyo istasyonunda ‘İnternetler’ programını hazırlayıp sunan Dilara Eldaş’ın moderatörlüğünde Bilişim Hukuku Uzmanı Avukat Gökhan Ahi, Müşteri İlişkileri Yönetimi (CRM) kavramının öncü isimlerinden Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Uğur Özmen, Siber Güvenlik Uzmanı Emre Sets Turan ve Kadir Has Üniversitesi Yeni Medya Bölümü Öğretim Görevlisi İsmail Hakkı Polat.

Yeni dünya düzeni bu olsa gerek.Siz girişimcilere özel ilk kapağımız :

"Türkiye'de Internet ve girişimcilik"



Bu tartışmaya ben de girişimcilik konusunda fikirlerimi paylaşmak istiyorum:
Girişimcilik eğitimi KOSGEB tarafından verilen eğitim,maalesef bu eğitimi almadan hibe,destek alamıyorsunuz.Aslında girişimcilik tepeden inme konulan ve üniversiteye dışarıdan gelen iş adamları tarafından verilen bir ders veya temel hedefi konuşmacı davet etmek olan kulüple gelişemez.Şunu da eleştiriyorum KOSGEB'in girişimcilik eğitimi temel olabilir ama tamamıyla yeterli değil."Girişim finansmanı","markalaşma","yeni teknoloji yönetimi","proje yönetimi" gibi dersler de konulmalıdır yeni dönem girişimcilik de bunlar olmazsa olmaz !

9 Şubat 2013 Cumartesi

Pazar Araştırması Örneği : KEMAL TANCA


Kemal Tanca, ayakkabı sektörüne 1950’de adım attı. Markanın şu anda 111 mağazası var. Köklü ayakkabı firması Kemal Tanca’nın yönetim kurulu başkanı Tamer Tanca, ayakkabı tasarımlarını şehirlerin zevkine göre belirliyor. Müşterinin nabzını ölçmek için seyahate gidiyor ve ayakkabıları fotoğraflıyor.
Bir şehirde mağaza açmadan önce nasıl bir çalışma yapıyorsunuz?
Sürekli araştırma yapıyorum. Bir de şehirlerin nabzını ölçmek için seyahate gidiyorum. O şehrin insanları ne giyer, hangi tarzda ayakkabıyı tercih eder, alım güçleri nedir gibi soruların cevabını bulmaya çalışıyorum. Ziyaretler sırasında fotoğraf makinemi alıp insanları rahatsız etmeden ayakkabılarının resimlerini çekerim. Bu karelerin 400-500 tanesini ürün yönetimine sunup o şehirle ilgili tespitlerimi aktarıyorum. Bunu merkeze koyarak üretmeye çalışıyoruz. Tasarım ekibimiz de verilere göre ayakkabı tasarlıyor.
Ayakkabı zevki şehirlere göre belirgin farklılık gösteriyor mu?
Erzurum’dan bir örnek vereyim. Şehrin geneli güzel bir kundura yerine kışlık ayakkabı almayı tercih ediyor. İklim şartları da ayakkabının özelliklerini belirleyebiliyor. Biz de mümkün olduğunca ihtiyaca cevap vermeye çalışıyoruz. Edirne’den Kars’a kadar mağazamız var. Şunu tecrübe ettik ki Türkiye’nin her yerinde ayakkabı konusunda zevkler neredeyse aynı. Fakat iklim şartlarından dolayı tercihler farklı.
Şehirlerin ayakkabı kültürünü araştırırken şaşırtıcı tespitlerle karşılaştınız mı?
Kemal Tanca’da satılan ürünler tüm ülkede aynı. Belirli yöre ya da bölge için ayrı üretim yapmıyoruz. Sadece şu fark var. Batı ve Orta Anadolu’da erkek ve kadın ayakkabı satış oranı eşit iken, Doğu ve Güneydoğu’da erkekte yüzde 80, kadında yüzde 20 düzeyinde. Yani Doğu ve Güneydoğu’da erkek ayakkabısında başarılıyız. Bu bölgelerde kadınların markamızı tercih etmeleri için çalışmalarımız var. Oranı yüzde 35 seviyesine çıkartmayı hedefliyoruz. Ayrıca bazı bölgelerde marka isminden dolayı erkek ayakkabısı şeklinde algılanıyor. Erkek satışlarımızın yüksek olduğu yerlerde bu algının olduğunu tespit ettik.
Satış oranlarında kadınların erkekleri geçtiği yerler var mı?
Toplam 111 mağazamız var. Ege ve Akdeniz’de kadınların oranı erkekleri geçiyor. Erkek isimli firma olmanın etkisi olabileceğini düşünüyoruz. Araştırma yaptık ve kadın ayakkabısı denildiğinde akla ilk gelen dört firma arasında olduğumuzu gördük.

12 Ocak 2013 Cumartesi

BEN EKMEK ALIP ÇIKACAKTIM !


Markete girdiğimizde ilk karşımıza çıkan raf neden ekmek rafı? Fiyatlar neden 9.99 TL? Tüm bunlar pazarlamanın altından çıkıyor. Marketlerde müthiş pazarlama taktikleri var. Çeşitli araştırmalara göre bu temel ürünler girişe yerleştirildiğinde insanların o sırada hızlıca alışverişlerini bitirip o markete haftalık alışveriş için gelme oranları yükseliyor.

Süpermarketlerin girişinde tek kişilik özel sandviçler, gazete stantları, çiçeklerin konulması kişide küçük, yerel bir marketten alışveriş yaptığı izlenimi yaratıyor. Bu da markete talebi artırıyor. Bunu Migrost’a yaşıyoruz. Ben direk çiçeklere odaklanırım, bir de merkezde bulunan fırından gelen kokular. Yerel izlenim verip vermediğini daha fark etmedim.

Ünlü markalar süpermarketlere ürünlerinin en görünür yerlere konması için ekstra ücret ödüyor. Normal raflardaki ‘alma seviyesi’ göz hizasından hesaplanarak 1.6 metre olarak belirlenmiştir. Fakat insanlar genelde göz seviyesinin biraz daha altına daha çok bakar ve bu nedenle buradaki ürünlere daha çok yönelirler. HBR dergisinde okumuştum orta raftaki ürünün satılma olasılığı %44 satış oranına sahipmiş. Satmak istediğiniz ürünü merkeze almayı denemek gerekirmiş.


Tabi tek bir hedefe kilitlenen tüketici için yapacak bir şey yoktur o ekmeğini alır çıkar. Dünyada ve tüm marketlerde yapılan pazarlama taktikleri neler?

1. Ekmek neden en sonda? Ekmek, süt gibi temel ihtiyaçlar en uzak köşeye yerleştirilir ki müşteri o yolda bütün marketi dolaşmış olsun, belki aklına başka bir ürün almak gelir…

2. Bu yoğurt 9.9999 TL Marketlerde en çok gördüğümüz şey para  üstünü alamayacağımız fiyatlardır. Aslında 10 TL olan bir ürünün etiketinde 9.99 TL yazar. Amaç, kişinin ürünü tek basamaklı bir rakam olarak düşünüp, daha ucuz görmesini sağlamak.

3. Ucuz ve karışık sepetler Market ortalarında ‘Ne alırsan 5 TL’ afişlerinin altında belli bir sınıflandırma yapılmamış ürünler bir sepette sunulur. Amaç; marketteki kişi o karışık ürünler içerisinde istediğini ararken diğer müşterilerin de dikkatini çekmektir. “Burada uygun fiyata bir şeyler var, bir bakayım” hissini uyandırmak.

4. Sağ tarafın önemi Dünyanın çoğunluğu sağ elini kullanan insanlardan oluştuğu için insanlar marketi gezmeye sağ taraftan başlıyor. Marketler de bir koridorda aynı ürünün pahalı olanını sağ tarafa koyarken ucuz olanı sola koyarak müşterilerini pahalı ürünü satın almaya yöneltiyor.

5. En büyük araba benim olmalı! Büyük alışveriş arabaları ile “Daha çok alışveriş yapabilirsiniz” hissi ile mesaj gönderiliyor.

6. Karolar büyük mü küçük mü? Pahalı bölümlerde küçük yer karoları, ucuz yerlerde büyük yer karoları kullanılıyor. Araştırmalar  küçük yer karolarının karar vermeyi hızlandırdığını, büyük yer karolarının yavaşlattığını ortaya koymuş.

7. Odalarda camsızım… Süpermarketlerde cam kullanılmadığını fark etmiş miydiniz? Bunun sebebi müşterinin dış dünya ile iletişiminin kopmasını sağlamak.

8. Anne bana çikolata al! Çikolata, sakız, sigara, dondurma gibi ürünler kasaların yanına konulur. Bunun iki sebebi var: Birincisi kişide bir işi başarıyla bitirdiği ve ödülü hak ettiği hissini yaratmak. Diğeri çocuklu müşterilerin çocuklarının tutturmasına dayanamayıp onun sabırla beklemesini sağlayabilmek için çikolata, dondurma almak zorunda kalmaları.
9. Lüks döşeme=pahalı tüketim Araştırmalar parlak ışıklar ve lüks döşemeleri olan marketlerin daha pahalı ürünleri daha rahat satabildiklerini ortaya koymuş.

10. En stratejik bölge: Koridorlar Erkekler genelde sadece almak istedikleri ürünlere yöneliyor ve aynı şekilde geri dönüyorlar. Buna ‘Bumerang etkisi’ deniyor. Bu yüzden erkeklerin kullanacağı ürünler koridorun tam ortasına konuyor ki erkekler maksimum ürün gösterilebilsin.

Bu konuyla ilgilenenlere Küresel tüketici analisti ve ‘Alışveriş Sanatı’ kitabının yazarı Scamell Katz’i öneririm. Dikkatli alışverişler. Yazıdaki fotoğraf 99 Francs filminin afişi. Tüketici ve reklamlar üzerine güzel bir film. Ayrıca tavsiye ederim.

10 Ocak 2013 Perşembe

Girişimci : "Eğitim Başlıyor !"


KOGİDER ile KOSGEB iş birliği ile girişimcilere 30.000 TL hibe + 70.000 TL kredi imkanı sunuyoruz. Tüm girişimci olmak isteyenlerin faydalanabilecekleri bu desteklerden faydalanmak isteyenler Kogider’e başvurabilir arkadaşlar. Bildiğiniz üzere KOSGEB’den kendi işinizi kurmak isteyenlerin girişimcilik eğitimi alması şarttır. Bu fırsatı kaçırmamanız için paylaşmak istedim.
                      
Toplam 20 ayrı eğitim düzenlenecek olan girişimcilik destekleri ilk eğitimi 20 Ocak 2013 de başlayacak. Dersler 9 sürecek. Sabah 09:00 da başlayacak gün boyu sürecektir.

Modül 1: Girişimcilik özelliklerinin sınanması, iş fikri geliştirme ve yaratıcılık egzersizleri-

Modül 2: İş planı kavramı ve öğeleri (pazar araştırma, pazarlama planı, üretim planı, yönetim planı, finansal plan)

Modül 3: İş planı öğelerinin pekiştirilmesine yönelik atölye çalışmaları (pazar araştırma, pazarlama planı, üretim planı, yönetim planı, finansal plan)

Modül 4: İş planının yazılması ve sunumunda dikkat edilecek hususlar

Uygulamalı girişimcilik eğitiminin amacı, modelleri ve hedef kitlesi

Uygulamalı Girişimcilik Eğitimi, girişimcilik kültürünü yaygınlaştırmak ve girişimcileri iş planı kavramı ile tanıştırarak başarılı işletmelerin kurulmasını sağlamak amacı ile verilir. Eğitim sonunda girişimci adaylarının kendi iş fikirlerine yönelik iş planlarını hazırlayabilecek bilgi ve deneyimi kazanmaları hedeflenir.

Uygulamalı Girişimcilik Eğitiminin hedef kitlesi kendi işini kurmak isteyen gerçek kişiler olup, eğitimler genel katılıma açık olarak düzenlenebileceği gibi, genç girişimci, kadın girişimci ve üniversite öğrencileri gibi belirli bir hedef gruba yönelik olarak da yapılabilir.

Eğitimlerin kapsamı ve süresi

Uygulamalı Girişimcilik Eğitimi aşağıda belirtilen dört ana modülden oluşan toplam 60 (altmış) saatlik sınıf içi ders ve atölye çalışmalarını kapsar.

a) Modül 1: Girişimcilik özelliklerinin sınanması, iş fikri geliştirme ve yaratıcılık egzersizleri- 9 (dokuz) saat,

b) Modül 2: İş planı kavramı ve öğeleri (pazar araştırma, pazarlama planı, üretim planı, yönetim planı, finansal plan) – 18 (on sekiz) saat,

c) Modül 3: İş planı öğelerinin pekiştirilmesine yönelik atölye çalışmaları (pazar araştırma, pazarlama planı, üretim planı, yönetim planı, finansal plan) – 24 (yirmi dört) saat,

ç) Modül 4: İş planının yazılması ve sunumunda dikkat edilecek hususlar – 9 (dokuz) saat

Sektörel ve yerel düzeyde belirlenen ihtiyaçlar doğrultusunda eğitim programına destek modüller (örneğin e-ticaret, dış ticaret vb. sınıf içi eğitim veya atölye çalışması şeklinde) eklenebilir. Bir Uygulamalı Girişimcilik Eğitiminde, her bir sınıf için en fazla 30 (otuz) katılımcı kabul edilebilir.

Eğitim ana modüllerine %80 (seksen) oranında devam eden katılımcılar katılım belgesi almaya hak kazanır.
Ayrıntılı bilgi için : http://kogider.org/ ve daha detaylı bilgi için  eposta göndermek isterseniz abozgeyik@yahoo.com a gönderebilirsiniz. Başarılı girişimler.

SİZİ NEDEN İŞE ALALIM?


Hepimiz mülakatlardan geçiriyoruz. İş bulmanın en çok korkulan aşamalarından mülakatlar. Hangi soruların sorulabileceğini bilirsen işin kolay. Mülakatta insan kaynakları sana soru sorsun daha sonra sen bol bol sorarsın.

Genel sorular:

Biraz kendinden bahseder misin?
Nasıl bir insansınız?
Sizi neden işe alalım? Diğer adaylardan farkınız nedir?
En son işinizden neden ayrıldınız? Ayrılıyorsunuz?
Firmamıza nasıl katkıda bulunacaksınız?

Kişisel Bilgilerle İlgili Sorular:

İşe kabul edilirseniz nerede kalacaksınız? (Adayın ev adresi başka bir şehir ise)
Herhangi bir sağlık sorununuz var mı?
Yurtiçi/dışı seyahat edebilir misiniz?
Nişanlınız/eşiniz ne iş yapıyor? (Daha çok bayanlara sorulur)
Sigara kullanıyor musunuz?
Ehliyetiniz var mı?

Eğitimle İlgili Sorular:

Mezun olduğunuz bölümü neden seçtiniz?
Eğitiminize devam etmeyi arzu ediyor musunuz?
Bitirme dereceniz nedir?
En başarılı olduğunuz dersler hangileridir?
Hangi eğitim kurslarına katıldınız? Neden?

Mesleki Deneyim/ Bilgi İle İlgili Sorular:

Daha önce bulunduğunuz görevlerle bu  pozisyon arasında nasıl bir ilişki kuruyorsunuz?
Daha önceki görevlerinizde en önemli başarı / başarısızlıklarınız nelerdir? Neden?
Sizce bu pozisyonun sorumlulukları nelerdir?
Sizce bu pozisyondaki kişi,hangi niteliklere sahip olmalıdır?
Daha önceki işlerinizde ne gibi yenilikler yaptınız?

Ve daha bir sürü soru var. Hepsini bir anda vermek istemedim. Bu sorulara mülakatlarımda şahit oldum. Sizi neden işe alalım? Diğer adaylardan farkınız nedir? Firmamıza nasıl katkıda bulunacaksınız? Bu sorulara kendimden emin bir şekilde cevap vermedim.

Eğitiminize devam etmeyi arzu ediyor musunuz? Ülkere başvurduğumda biraz sorun oldu, yüksek lisans durumum vardı. Yüksek lisans da genelde haftada bir gün ya da iki gün olduğu için net cevap verilemiyor. Bir firmada da derslerim iyi olduğu için kesin sen KPSS’ye girersin dediler. Dedim düşünmüyorum böyle bir şey, ısrar ettiler J

Nişanlınız/eşiniz ne iş yapıyor? (Daha çok bayanlara sorulur).Ki bana soruldu. Bayanların evlenip veya eş durumunda firmayı bırakabilecekleri düşünülüyor.

İşe kabul edilirseniz nerede kalacaksınız? Adayın ev adresi başka bir şehir ise yani ben. Kocaeli ve Sakarya’da yaşadığım için İstanbul’a mülakata gittiğimde karşıma çıkan soru, doğal olarak.Collezione’da mülakata gittiğimde İstanbul’un Mahmutbey semtindeydi. İstanbul’da tanıdığım olmadığından ve orada nerede kalacağımı bilemeden gittim. Mahmutbey’de kalırım dedim bayan için uygun olmadığını söylediler, hakılıylarmış.Başakşehir dedim oraya maaşın yetmez dediler. Bir öğrenci yurdu düşündüğünde MEB öğrenci dışında izin vermiyor.

Sonuç olarak bu konularda tecrübe edindim. Siz tecrübenizi kendiniz edinin, bu sorulara net cevabınız olursa kozlar elinizde olur ;)

Anthony Robins  “Sorularımızın kalitesi arttıkça hayatımızın kalitesi de artar.” der. Hem özel hem de iş hayatımızda ne kadar nitelikli sorular sorabilirsek o kadar nitelikli bir hayata, yüksek standartlara ulaşırız.

29 Aralık 2012 Cumartesi

KEŞKE ÇALIŞANIMA...

Patronların çalışanlarına söylemek isteyip de söyleyemedikleri olmadığını düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. İşte patronların çalışanlarına "keşke söyleyebilseydim" dediği 10 şey...

PATRONUN ÇALIŞANA "KEŞKE SÖYLEYEBİLSEM" DEDİĞİ 10 ŞEY

Başarılı ve harika bir patron olsanız bile çalışanlarınız hakkında bilmediğiniz bir sürü şey vardır. Tıpkı çalışanlarınızın da sizin hakkınızda bilmedikleri çok şey olduğu gibi. Bazı şeyleri onlara söylemek istersiniz ama konumunuz uygun değildir, söyleyemezsiniz. İşte patronların çalışanlarına "keşke söyleyebilseydim" dediği 10 şey:

1. Aslında çalışanlarım beni sevsin istiyorum

Hiç önem vermez gibi yapıyorum ama, aslında ben de çalışanlarım tarafından sevilmek istiyorum. Sert ve anlayışsız görünüyorsam, çoğu zaman kendime güven eksikliğinden, otoritemden enim olmadığımdan.

2. Benim de bilmediğim bir sürü şey var
Sorularının hepsine cevap vermem olanaksız, çünkü benim de bilmediğim bir sürü şey var. Her şeyi biliyormuş gibi sana tavsiye vermek de istemiyorum. Ama bunu itiraf edemiyorum, otoritem sarsılır endişesiyle.

3. Keşke sana 'hem çalış hem eğlen' diyebilsem
Ben yanına geldiğimde başını işine gömüp çalışır gibi yapmana gerek yok. Aslında işini iyi yapıyorsan, performansın yüksekse, eğlenmenin sakıncası yok. Hatta eğlenerek çalışmak performansını da yükseltebilir. Ama yüz göz olmaktan korkuyoram; sonra kontrol edemem diye söyleyemiyorum.

4. Keşke sana daha çok maaş verebilsem

Aslında sana daha iyi bir maaş verip yüzünün gülmesi, daha şevkle çalışman benim de işime gelirdi. Ama bu işi kurarken bir sürü riske girdim ve açılmaktan korkuyorum. Zarar edersem, bundan sen de etkilenirsir. Yarın bir iş kurar, insan çalıştırırsan, beni anlarsın.

5. Ömür boyu burada çalışsan keşke

İsterdim ki, insanlar işe benim yanımda başlasın, benim yanımda emekli olsun. Senin iş değiştirmen çok doğal, anlıyorum, iyi bir iş bulduğunda ben de seviniyorum ama... içimden bir şey kopuyor. Biraz terk edilmiş, başarısız olmuş gibi hissediyorum kendimi.

6. İş dünyası böyle ne yapalım

Biliyorum, hep aynı şeyleri satmak, aynı rutin işleri yapmak seni sıkıyor. Ben de senin yerindeyken biraz değişiklik isterdim. Ama müşteri ne istiyorsa, onu vermek zorundayız. Ben de istemez miydim sanıyorsun yeni, daha keyifli şeyler yapmayı...

7. Ben de isterdim senin işine karışmamayı

Biliyorum, işine karıştığımda çok bozuluyorsun. Mümkün olsa, ben de senin işine hiç karışmak istemem. Ama özgürlük ve güven verilmez, alınır. Bana güven ver, kendi kanatlarınla uçabildiğini göster, ben de kendi işime bakayım. Ama şimdilik güvenemiyorum, bir hata olursa sen de üzülürsün ben de.

8. Birileri kaytardığında bunu farkediyorum

Kör değilim. Kim çalışıyor kim çalışmıyor görebiliyorum. Ama bir çalışanı senin karşında hizaya sokmam, aynı şekilde seni de diğer çalışanlar arasında rencide etmem. Ne kadar yetersiz bir çalışan olursa olsun herkesin bir mahremi, özeli vardır.

9. Sana söyleyemeyeceğim şeyler var

Sana söyleyemeyeceğim şeyler var. Nasıl seninle ilgili bildiklerimi başkalarına söyleyemiyorsam. Onun için bazı söylediklerimi, bazı yaptıklarımı anlayamaman, bana kızman doğal. Sana söyleyemediğim gerekçelerim var.

10. Senin de beni anlaman lazım

Ara sıra sana patlarsam bana kızma. Kafamda bin tane sorun var. Kimseye söyleyemediğim endişelerim var. Böyle bir ortamda önemsiz bir şeyi büyüterek karşıma gelince, bazen istemesem de ters davranabiliyorum. Unutma ki, sizin tek tek meselelerinizin ötesinde, ben global sorunlarda da didişiyorum. Bana biraz hoşgörü göster.

kaynak: 
www.yenibiris.com/HurriyetIK

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More

 
Design by Free WordPress Themes | Bloggerized by Lasantha - Premium Blogger Themes | Top WordPress Themes